21 Mayıs 2018 Pazartesi

Brüksel ve İzmir ya da Türkiye ve Belçika arasındaki farklar, tespitler Vol.3

Aylar geçtikçe yeni yeni tespitler türüyor, yeni tespitler türedikçe ben de üzerime düşeni yapıyor, siz canım blog dostlarıma hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak yazıyorum da yazıyorum...

Vol3.Tespit1: En doğal doğum kontrol yöntemini bulmuşlar! 
Güneş göz kırpsın bunların ayaklarında sandalet, kıçlarında şort. O götler hep yerde, o ayaklar hep çıplak! Sonra niye nüfus yoğunluğu az? O üşümeye çocuğu olur mu insanın tövbe olmaz. Benim babet çorabı giyince bile ayaklarım donuyor. Atletimi daha törenlerle çıkarmadım.



Vol3. Tespit2: Sistem çok iyi işliyor. 
Sadece hükümet ve kurumlardan bahsetmiyorum. Hatta ondan hiç bahsetmiyorum, malumunuz vize rezilliği. O hani "14 ay hükümetsiz kalan Belçika'da sistemde hiç aksama olmadı" efsanesi var ya, hah işte zaten o kadar yavaşlar ki, 14 ay onlara gayet normal gelmiştir. Benim sistemden kast ettiğim, çalışma ve sosyal haklar vs.. Eve temizlik için gündeliğe çağırdığın kişi, peşin para kabul etmiyor. Devletin sistemine giriş yapıyorsun, ödeme yapıp servis çeki satın alıyorsun, ödemeni bunlarla yapıyorsun. Ki hizmet veren kişi de bunları devlete verip sigortasını, emekliliğini ödüyor. Sistemin iyi işlemesinin bir başka yararı da hizmeti alanın bunu vergiden düşmesi. Bizde de sanırım sigorta olayını başlatmaya çalıştılar ama, oturdu o işleyiş, hiç bilmiyorum.

Vol3.Tespit3: Gündelikçi farkı
Kulakları çınlasın, bizim Havva abla'yı önce kahvaltıyla karşılardık. Sonra kahvesi, öğle yemeği... Ara sıra iki çift lafımız sohbetimiz eksik olmazdı da.. Türkiye'de usül böyle bir nevi. Bedenen çalışıyor o kadın, işi ağır her türlü ikramını yapacaksın tabii ki. Havva abla da canhıraş çalışır zaten, hatta bitiremezse akşamın karanlığına kadar çıkmaz evden, sağ olsun. Lakin burada tam tersi. Saatlik çalışıyorlar, asla lokma yemiyor, kahve çay molası vermiyorlar. Hani Türk olmakla ilgisi yok, usül öyle. Bize gelen Kadriye de allah için nefis temizlik yapıyor ama işte bu molaları vermediği için saatlik ücretini (pardon servis çekini) alıyor, gidiyor. Son sefer çekimiz gelmemişti, peşin para teklif ettim, katiyen almadı. Giderken zar zor eline yeni pişmiş kurabiyelerden tutuşturdum. (Türklük baki, illa yedireceğim)

Vol3.Tespit4: Deniz olmayan şehirde de yaşanıyormuş
Hayatım boyunca hep deniz olan yerlerde yaşadım. Hemen tüm sokakları denize çıkan İzmir, İstanbul. Ve denizi olmayan hangi şehre gitsem, gözüm ufukta bir deniz kıpırtısı, burnum iyot kokusu aradı. Ve hep söyledim: denizi olmayan şehirde yaşanmaz. Şimdi yuttum, yaşanıyormuş. Üstelik benim gibi bir deniz manyağı bile yaşayabiliyormuş. Hollanda'nın kuzeryindeki Volendam'da denize kavuşunca, fark ettim ki, o kadar da özlememişim denizi. Özlemiş olsam, ayağımı suya sokardım en azından. Seyretmekle yetindim. 


Hiç yorum yok: