8 Şubat 2018 Perşembe

Ofis feministliğinin tatlışlığı

Geçen haftaydı, öğlen yemeğine biraz geç indim. İşe yemek götürmediğim ve yarım sandviç ile çorbaya talim ettiğim bir gündü. Masalar hemen hemen boşalmış. Bizim ofisten Belçikalıların ağırlıklı olduğu grubun yanına oturduk. Masadakilerin elinde bir telefon, bana dönüp uzaktan gösterdiler, yarım yamalak Torino'daki eventten bir sahne olduğunu seçtim, beni de sahnede mi paylaşmışlar acaba dedim. Yok ya bana bayağı kızmış gibiydiler. Niye ya n'oldu? Sahnedeki modelleri gösteriyorlarmış meğer. Ben de tebrik edecekler sandım, saf mıyım salak mıyım?

O anı hatırlıyorum, provalarda karar verilmişti. Modellerin klimaların hemen altında birkaç dakika boyunca dikilmeleri garipti ama kadınların yaptığı tek iş o değildi. Hemen atladım, savunma yapar gibi: "yok ya orada öyle çıkmış, fonksiyonları var onların, standları çeviriyorlar" diye açıklama yaptım. Birden hurraa üzerimde bir yaylım ateşi hissettim. N'oluyoruz dememe kalmadan, anladım. Neden oto fuarlarındaki gibi kızlar ürünleri teşhir ediyormuş, başkası yok muymuş o klimaları çevirecek, hem bu şimdi seksist bir yaklaşım değil miymiş?

Aslına bakarsan, o klimaları kızlar tek başına çevirmiyor, fabrikadan proje ekibinin başındaki mühendis arkadaş da sahnede, az evvel sunumu yapan biz iki kişi de oradayız. Ama bunları anlatmama gerek kalmadı. Çünkü bir erkek arkadaş "çok normal, kadın satar" deyince şimşekleri üzerine çekti, bana da sandvicimin kalanını yemek düştü.

Hayır yani, ne bekliyorlardı acaba, üç tane model iki dakika klimaların önünde duracak diye, benim kadın olarak protesto edip sahneye çıkmayı reddetmemi mi?

Öğle yemeği masasında bize kafa tutacaklarına, sorumlu mercilere şikayetlerini dile getirmelerini önerdik. Bir avuç ofis feministiyle uğraşamayacak kadar açtık.

Benim memleketimde, %99'u erkek olan davetlilerin bulunduğu bir bayi toplantısında, hanımefendiliğinizle sunum yaparsınız, bunun gideri var mıdır diye sizi sohbetlerine meze yaparlar, duyarsınız ve feministliğiniz kabarır. Sonra n'olur biliyor musunuz?

Çocuk yaştaki kızlarını dedesi yaşındaki sapıkların koynuna sokan pezevenk aileleri, buna çanak tutan hükümeti düşünürsünüz ve feministliğinizden utanırsınız. Bundan sebep ofis feministliğinin tatlışlığı bana gazoz gibi geliyor, fıssss... Gidin ötede oynayın demek istiyorum.

Ha unutmadan, üstüne bu tweet'i okudum da bana bir gülmek geldi.
https://twitter.com/melisalphan/status/960087169711960064

Sahi öğlen sandvicini tıkınırken, "böyle iş olmaz! kadın çıkarmasınlar!" diye kabaran bir avuç feministe, bizim üç model arkadaş ne derlerdi acaba?

3 yorum:

Büşra Bayram dedi ki...

bazen feministliğin ucu kaçıyor, bu sinir bozucu olabiliyor. kadının estetikliği bir çeşit reklam stratejisi. kimse kusura bakmasın ama bilimsel olarak da açıklamaları var. Sattırmak istiyorsa ürünü kadını kullanmak zorunda kapitalizm. He ben de karşıyım ama bu gerçeğe çemkirecek kadar da bu konularda boş değilim :) ay neden sinirlendim bilmiyorum, sana neden sarıyorlar ki :/

ayrıca çocuk yaştaki kızları, aralarındaki yaş farkı 15 ten fazla olanları kaldıramamakla birlikte, hepsine içimden geçen türlü küfürleri de ediyorum. sanırım onlara sinirlendim.

deeptone dedi ki...

son yazımda ve yorumlarda adın geçiyoooooo şirinee :)

Yasemin dedi ki...

Bazı bazı kadının meta olarak kullanılması konusunda şiddetlensem de, esas içimde söndüremediğim öfkem yazında da belirttiğin gibi küçük kızlara dedesi yaşındaki adamların sarkması. Malesef yüreğim kaldırmıyor
Bu arada tweetten haberim yoktu, sayende oldu, doğru tespit