6 Ekim 2015 Salı

kısa #8 : İran'laşıyor muyuz?

Yıllar önce henüz Türkiye’nin İran’a dönüşeceğine ihtimal vermediğimiz zamanlarda İran’lı bir arkadaşım vardı: Salome. Öğrenci değişimi programı ile staj için İstanbul’a gelmişti, bizim yurtta kalıyordu. Anneannesi azeriydi ve çok iyi bir Türkçesi vardı. İran’lıydı fakat islami devrimden önce ailesi Avusturya’ya kaçmıştı, yani aslında Salome orada doğmuştu ve Avusturya vatandaşıydı. Mimarlık okuyordu, stajı bitince İran’a akrabalarını ziyarete gidecekti. Bize orada giyeceği çarşafı göstermişti, tüylerim diken diken olmuştu. Bir de çok ince olduğunu hatırlıyorum, içini gösterecek kadar ince. Işık vurdu mu içini gösteriyor zaten demişti, ama bunu giymek şart.
Bundan bir on yıl kadar sonra İran’lı bir bey ile tanışmıştım, az biraz Türkçesi vardı, yarı ingilizce yarı türkçe anlaşmıştık. Kore’de bir etkinlik kapsamında tapınakları ziyaret edecektik, yol boyu memleketlerimizden bahsetmiştik. İran’daki sosyal hayat bizimkinden daha ilginçti tabii ki. Demişti ki, bizler her şeyimizi evlerde yapıyoruz, tüm sosyal hayatımız evlerimizin içinde. Aile partileri veriyoruz, içkilerimizi yapıyoruz, içiyoruz, kadınlarımız sadece sokağa çıkarken örtünüyor mecburen, evlerde açık. İnsanların özgürlüklerini bir yere kadar kısıtlıyorlar diye düşünmüştüm, insanlar bir şekilde bir yolunu buluyorlar.

Sabah metro durağına yürüyorum, yanım sıra park etmiş arabaların sileceklerine hep aynı el ilan iliştirilmiş, birini çektim aldım. Evlere fasıl. Evinizin sıcaklığında dostlarınızla fasıl eğlencesi… Aklıma İran gelmeseydi, muhtemelen gülümser geçerdim. Ama geldi. Hatta eskiden daha çok dışarıda vakit geçirirken aile toplantılarını daha fazla evde yapmakta olduğumuzu fark ettim. İranlaşıyor muyuz? Bu özgürlüklerin göstere göstere kısıtlanmasından ziyade, bizlerin bir şekilde kapandığını, bu yönde tercih kullandığını göstermiyor mu? Dışarıda yemek içmek, eğlenmek o kadar pahalı olmaya başladı ki, evde yemek daha mantıklı geliyor, biri yemeği hazırlıyor, biri içkileri alıyor (aman ha stoklayalım 22:00’den sonra alamayız da…), akşamların çoğunu evde geçirmeyi tercih ediyoruz. Şikayetçi değilim, hatta çocuklarla daha rahat ve kolay bu seçim, sadece durum tespiti yapıyorum. Eğlenceyi de evlere fasıl hizmetiyle hallettik mi, bitti, gitti… Halbuki özgürlük sokakta! İnsan, kadın sokakta olacak, kapanmayacak. Ama galiba geçti o günler.

4 yorum:

Naz dedi ki...

Çok haklısınız İranlaşıyoruz...

Keşke Gerçek Olsa dedi ki...

İyi ihtimalle İranlaşmıyorsak da paranoyaklaşıyoruz , orası net!

BitliTurist dedi ki...

Yaşlanıyor da olabiliriz. Gece sokaklar boş değil :)

Nurhak dedi ki...

bence de yaşlanıyoruz o kadar da değil yaww.. hem güzel günler kapıda...