9 Mayıs 2015 Cumartesi

Günler günlerin ardından...

Günler, günlerin ardından geçiyordu ve Yeliz bir türlü iki satır yazamamanın sancılarını çekiyordu. Yazmak hayat damarlarından biri olmuş meğer, bizimki yeni fark ediyormuş. Yazamıyordu, çünkü kafa hep binbeşyüz yaşıyordu.
Neyse ki, an itibariyle işi yoktu ve spor yapmak ile blog yazmak arasında kalmıştı da bilgisayarın başına bu defa yazmak için oturabilmişti. Spor demişken, yar bana bir motivasyon diyorum!! Bitti ulan şevkim, nerede o canavar Yeliz, nerede o speedy gonzales? Yine bana kalori yine bana pırtlak göbek yine bana dar pantolonlar düştü eyvah!
Cıvıtmaya müsaitim bilmem fark ediliyor mu? Spor yapmadın da ne yaptın diye soracak olursan, vallahi bacım anlatırım ama zamanını da çok pis alırım haberin ola, sonra darılmaca gücenmece yok.
Geçen hafta sonunu doğum günü kutlamalarıyla geçirdim. Bizim muhtereminki de ayın on ikisi olunca, evin cücesi Mayıs doğum günlerini fena halde kıskandı. 9 Mayısı fahri doğum günü ilan etti. Hediye olarak lego kabul edermiş, yemezler!
Hıdırellez akşamını allah için çok verimli geçirdim. Dileklerimi birbir yazdım. Çizmedim. Resmim o kadar kötü ki, Hızır net olarak anlayamaz da yalan yanlış yorumlar diye, yazdım. İş yazmaya gelince bana bir haller oluyor biliyorsun, tutamıyorum kendimi. Tutmadım vallaha, saldım gelişine. Gece yarısı üzerimde pijamalarla aşağı indim, o da ne, bizim gül ağacında dal kalmamış yav! Sabahına saati ezan vaktine kurdum ki, alayım kağıtları, aldım.
Bu yıl bizim oğlanın okulu nasıl olduysa anneler günü pikniğini benim İstanbul seyahatine denk getirememişti. İlginç... Zira iki yıldır, dört veli toplantısı ile bir anneler günü pikniği tam isabet. Çocuğun toplantılarını videodan izlemekten gözüm şaşı olmuştu. Neyse... Bu yıl stres yok ama iş de çok. Piknik ise tam olarak 11:30-13:00 arası. Mecbur arabayı ben aldım o gün. Ev-Işıkkent-Narlıdere-Işıkkent-Ev gibi bir istikamet... Olsun vallaha cüceme değer:) Birlikte önlük boyadık. O papatya ve kalpler, Arca'nın soyut sanat anlayışını nafile somutlaştırma çabaları. Ortaya soyut-somut fakat özgün bir çalışma çıktı, ne yapsa beğenirim lan!
Bir de bana resim yapmış, çok güzel yemek yapar demiş. Benim resmimi yaparken gözlerini kapatıp saçlarımı düşündüğünü söyledi ya... işte anneler böyle anlarda eriyor, bilesiniz.
Ama ben de eşek değilim, pikniğe artık lezzeti herkesler tarafından onaylanmış, Chocolate Chip Cookie'lerimle katıldım. Göz ucuyla herkesler yedi mi, önce benim tabak boşaldı mı diye bakmadım değil. Öğretmenlerinden biri doğum günü partisinde çok beğenmiş, İlker'den rica etmişti. Evet ben okula ancak tutturabilirsem toplantılarda geldiğim için kimseyi tanımıyorum, utancım tavan! İlker tüm anneleri babaları öğretmenleri yakinen tanıyor. Bunu piknikte son derece yalnız takılırken bir kere daha fark ettim. İğrenç ilgisiz anne. Neyse o da blog adresini vermiş. Öğretmenleri de denemiş, yeay... Süper! Tarif için tık
Piknikten sonra Arca okulda bırakılacak, işe dönülecek, akşam da kitap kulübü toplantısına gidilecekti. Gel gör ki İlker'in toplantısı çıktı. İyi dedim cüceyi de götürürüm toplantıya. Pide, ayran üzerine de dondurma vaadiyle ikna etmesi kolay oldu. Metro istasyonunda İlknurla Denizi görmemiz ve halasının "bize gelsin birlikte oynarlar" cümlesi tamamlanmadan beni satması daha kolay oldu. Sattın lan beni, dedim. Ama annem aklım kalırdı, bir dahakine seninle gelirim söz dedi. Bence iyi oldu. Zaten fazla kalamayacaktım, ertesi sabah erkenden İstanbula gidecektim. Hem Kordon'dan dileklerimi denize atabilirdim. Ciddi bir deniz kirliliği yarattım affola.
Kulüp rekor katılımcıyla Ora Lahmacun'daydı. İki bebek, üç çocuk ve yirmi küsur kadın. Kolay olmadı. Özellikle Bilge Karasu'yu tartışmak hiç kolay olmadı. Olsun. Ben onun "Gece"sini okuyacağım, ne yazdığı değil, nasıl yazdığı önemli olan adam, ilk kitabıyla beni kendine hayran bıraktı.
İstanbul'un dönüşünü başka yazıya bırakacağım, zira ölüm korkusunun kokusu hala burnumda...
Akşam Zeyneplerle rakı balık yapiciiizz ben gidip bir duş filan alayım, zira bu süreçte yapmadığım şeylerden biri de duş, kokuyorum yeminle! Arca? Arca, tabii ki uyuyor, an itibariyle yorgun bedenini geceye hazırlıyor... Öğle uykusuna ikna edebilecek tek şey uzun gece vaadi:) ay dur duştan önce uyku kokulu cüceyi yiyeyim ben en iyisi:)))
Hadi ben kaçtım eyvallah!


Hiç yorum yok: