17 Nisan 2014 Perşembe

Bir çocuk istismarı olarak olarak "alay etme"

Şöyle bir sahne hayal et, işe yarayacağını düşünüyorsan gözlerini kapatıp divana uzanabilirsin:P

Çok değer verdiğin hatta gözünde tanrılaştırdığın insanlar, seninle alay ediyor, sana gülüyor, hatta seni ağlatıyor. Ağlayınca da “aman ne var canım bunda ağlayacak, şaka yapıyoruz, üf sen de hiç şakadan anlamıyorsun!” diyor.

Ne hissedersin? Bok gibi değil mi? Aptal gibi? Peki ya aldatılmış gibi? Hepsi mi? Daha bile fazlası değil mi?
İşte çocuklarıyla alay eden anne babaların çocuklarına ettiği de budur! Bu belki bir dayak, Allah korusun bir tecavüz, taciz değildir ama yine de kötü muameledir!
Geçen komik bulunacağını düşünmüşler, bir video koymuşlar sosyal medyada gördüm. Kinder sürpriz çikolatasının içine gerçek yumurta koyup çocuğa veriyor babası olacak öküz, çocuğu ağlatıyor, üstüne de gülüyor. İyi bok yiyor! Sen kimsin ki bir çocuğun duygularıyla oynuyorsun?

Gerçekten soruyorum biz kimiz ki? Yetişkinler, anne babalar… Kimiz ki küçük bir insanla alay etme hakkını kendimizde görüyoruz?

Birkaç sene önceydi, Arca’nın bize çok sevimli gelen bir lafına ya da davranışına İlker’le gülmüştük. Ne olduğunu şimdi hatırlamıyorum tek hatırladığım onunla alay ettiğimizi sanıp içli içli ağlamasıydı. Kendimi çok kötü hissettim. Defalarca özür diledim, anlatmaya çalıştım. Bazen Arca’ya gülümseyerek bakıyorum, alınıyor, özellikle kızgınsa gülümsememi alaycı buluyor. Allah biliyor ya açıklamak için göbeğim çatlıyor.

Benimle alay edildiğini hatırlıyorum. Arca yaşlarındayken her kız çocuğu gibi babama tapardım. Neyse babam kazan imalatçısıdır. Benim aşureyi hiç sevmediğimi bilen akrabalarımız aile toplantılarında babam için aşure kazancısı diye dalga geçerlerdi. Çok sinirlendiğimi, cadılık yaptığımı ağladığımı hatırlıyorum. Ne saçma değil mi? Bir çocuk babasının aşure kazancısı olmasına neden kızsın? Psikolojimde belki yara filan da açmamıştır. Zira gittim makine mühendisi oldum babam gibi ve her ne kadar şu anda mühendisliğin semtine uğramasam da okulda buhar kazanları dersim AA idi : ) Ama hatırlıyorum, demek ki koymuş bana.

“Freud’a ne yaptık da çocuklarımız böyle oldu” adındaki anneler arası kült kitabın da bence en can alıcı kısmı alay etmekle ilgili olan kısımdı. En azından çocuklara şaka yapmanın aslında onları rencide etmek anlamına gelebileceğini dank ettirmişti, ya da daha trend tabirle bu konuda farkındalığımı artırmıştı diyelim.

Ve son bir söz… Çocuklarımız onları espri konusu yapan güya arkadaş tipli büyüklere değil, gerçek ana babalara ihtiyaç duyarlar. Çocuklarımıza arkadaş değil, ana baba olalım… 

Mesajı aldıysak dağılmak serbest!


19 yorum:

Adsız dedi ki...

Vee yine çok güzel bir yazı..Ellerine sağlık. Hatırlatma için teşekkürler.. Katılıyorum çok çok ama çok haklısın..

Ahu

Adsız dedi ki...

Eline sağlık.. Çok da zor değil insanın çocuğunu birey olarak görmesi, fikirlerine önem vermesi, sen abla / abi oldun martavallarıyla onu "büyüdüm" psikoljisine sokmamak, ebeveynlik / arkadaşlık dengesini iyi kurmak gerçekten zor değil.. Biraz sağduyu, bolca insanlık, biraz da empati belki gereken.
duygu.

alev ertürk dedi ki...

ELLERİNE SAĞLIK YELİZCİM YÜREĞİNE SAĞLIK

iştemutluluk dedi ki...

Merak ettiğim bazı sorularıma cevap almak için bir psikoloğa danışmıştım. Mesela ''Tracey yöntemi ile uykuya alıştırmak doğru bir yöntem midir? , ''Olumsuz davranışa ceza vermek yerine , olumlu davranışa ödül vermek doğru bir yöntem midir? ' gibi sorularım vardı. Psikolog bana şunu söyledi.
''Çocuklarımızla onların arkadaşıymışız gibi oyunlar oynayabiliriz ama genel tavrımız arkadaşları gibi olmamalı. Eğer onlara sürekli arkadaşları gibi davranırsak, güvenebilecekleri ,gerektiğinde sırtlarını dayayabilecekleri ana-baba figürünün eksikliğini yaşarlar. Annesi yada babası olduğunu mutlaka hissetttirin.'' Yani sonuç olarak psikoloğa gitmek yerine size sorsaymışım olurmuş:)

yeliz dedi ki...

:)

yeliz dedi ki...

evet duygucum birey olarak davranmaktan geçiyor her şey. sen sana yapılmasını ister miydin bir düşün. sevgiler:)

yeliz dedi ki...

öperim Alevcim canım:)

yeliz dedi ki...

yok canım estapititi:) ama gerçekten her uzmanın öğüdü budur. İpleri eline vermek ona iyilik değil.

JULY dedi ki...

çok haklısın Yelizcim ben de benzer bir tecrübe yasamıstım oğlumla ve inandıramamıştım aslında duruma guldugumu ona gülmediğimi,çok pişman olmuştum.. çok güzel bir yazı olmuş.. teşekkürler :)

asli@b dedi ki...

Çok güzel yazmışsın Yeliz.. Ne var ki ben hala Arca'nın palyaço olarak neler yaptığını merak etmekteyim :)

yeliz dedi ki...

ben teşekkür ederim güzel yorumun için:)

yeliz dedi ki...

fıkra anlatmamış, top oyunu da oynamamış:(
sadece müzik açtırmış deliler gibi dans etmiş, herkes de çok gülmüş.
çok eğlenmiş. yaptığı resmi öğretmeni çok beğenmiş.
eğlendiği için rahatladım çünkü sabah stresten karın ağrıları çekiyordu:)
diğer çocukların yaptıklarının yanında pek hafif kalmış bence yani anlattıklarından onu anladım ama çok eğlendim deyince umursamadım:)

Unknown dedi ki...

Yeliz Hanım, yaklaşık 2-3 senedir düzenli olarak sizi okuyorum:) tabii eski yazılarınızı da okudum. blogger değilim, her sabah mesaiye gelip simidini yiyen bir memurum:) ilk iş olarak da sayfanızı ve birkaç sevdiğim blogger'ın sayfasını okuyorum. bugüne kadar size hiç yazmadım ama hep şunu yazmak istiyordum "Yeliz Hanım, sizde kendimden o kadar çok şey buluyorum, sizi kendime o kadar çok benzetiyorum ki! bir çok yazınız için "aynen ben", "sanki benim düşüncelerimi yazmış" dedim!!
ama aslında dünya görüşümüz veya yaşam stilimiz epey farklı, ama sizi çok seviyorum"
dün akşam da eşime sizi anlattım, bugün de bu yazınızı okuyup sonuna kadar katıldığım, son derece hassas olduğum bu konuyu yazdığınızı görünce artık hislerimi açıklayayım dedim:) eşime de sizi şöyle anlattım "çok ortak yönümüz olduğu, çok yakın bir arkadaşım gibi biri var takip ettiğim, hayat tarzımız falan çok farklı belki ama demek ki insanların üzerinde mutabık olduğu evrensel bazı değerler olunca böyle oluyor"
Büşra

yeliz dedi ki...

Ay büşra gözlerim doldu yeminle! çok çok teşekkür ederim güzel düşüncelerin için. günümü güzelleştirmeye yetti. sevgiler:)

Leylak Dalı dedi ki...

Çok yıllar önce, oğlum Arca'dan daha küçük ve tıpkı onun gibi sevimli surat, kısa saç, tatlı kafa iken bir Pazar birlikte parka gittik ailecek. Dönüştü bizim cüce önden önden yürürken biz 2 cahil ana babanın aklına dahiyane bir fikir geldi, bir ağacın arkasına saklandık ve bakalım ne yapacak diye beklemeye başladık gerizekalılar olarak. Yavri bir süre gidip durdu, panikle etrafına bakındı ve nasıl içli içli "kaaboldum ben, annem yerde, babam yerde" diyerek ağlamaya başladı. O gün kendimden ettiğim nefreti hala geçiremedim, içimde yaradır. Bir de sürekli arabalara düşkün oğluma kendi arabasının anahtarını gösterip "ben sizin arabayı satın aldım" diyerek ağlatan bir arkadaş vardı ki onun burnuna da bir yumruk atamadığım için hala pişmanım...

yeliz dedi ki...

Of öyle anlatmışsın içim parçalandıı:( maalesef çevremiz böyle insanlarla dolu ve onları değiştiremiyoruz . Neyse ki örselenmeden büyümüş:) katkısız sevgi herşeye çare galiba

Adsız dedi ki...

Okulda yapılan gösterilerden bahsediyorsun sanırım Yeliz; ben bu gösteriler konusunda Montessori Felsefesi'nin bakış açısından bahsetmek istiyorum. Montessoriciler önceden günlerce yapılan provalarla hazırlanan gösterilere karşıdırlar ve bu konuda şöyle diyorlar: ''Çocuklarımız bizleri eğlendirmekle yükümlü varlıklar değildir. Hiç kimsenin küçücük yüreklerde büyük heyecanlar ve karın ağrıları yaşatmaya hakkı yoktur'' Ben de çocukluğumda okul gösterilerimizi hatırladığımda ellerimin buz gibi olduğunu, kalbimin pır pır ettiğini ve hata yapacağım diye korktuğumu düşünüp, Montessori Felsefesi'ne hak vermeden edemiyorum... Pelin / İzmir

yeliz dedi ki...

Aslında bu okulda velilere yapılan bir gösteri değildi. O ayın teması sirkti, ve sirkte çalışan insanların kılığına gireceklerdi. Ama diğer taraftan yılsonu gösterisi konusundaki fikirlerine tamamen katılıyorum. ama kimseye dinletemiyorum:) okul ve kocam dahil hatta Arca:))

Adsız dedi ki...

Bu nasil olsa bizim kurbanlik koyun deyip,kac masum cani yapip,psikoljilerini alt ust edip,inthara kadar surukleyen, Anne babaligin ne oldugunu bilmeyen,densiz dengesiz,psikopatlar gitsinler Anne babalik egitimi Alsinlar, Hersey isteyerek, gonlunu vererek oluyor, ki bunun da egitimi var,yazik o kadar uzuluyorum, disarda bile gorunce, cocuk heves edip ictenlikle bisey anlatiyor,ya da gosteriyor,annesi babasi olacak insanlar ona demediklerini birakmiyorlar,dovmekten daha beter sozle dovuyorlar,Ben de 22 yasina geldim adam yerine konmuyorum,neymis efem Anne babamizmis, Anne baba olmak isteseydin sen eger elinden geleni yapardin,huzuru, aile ici sevgiyi sefkati birarada tutmak icin, icinde yoksa durma cocuk yap sen Anne baba degilsin.cocuk yapmakla Anne baba olunmuyor arkadas.