7 Mayıs 2013 Salı

Edebiyattan anlamam!

Oradan bakınca, anlıyor gibi mi görünüyorum?

Tamam evet, Türkçe’m düzgündür. Noktalama işaretlerinin doğru kullanılmasına, anlatım bozukluklarına dikkat ederim, o kadar. Benimkisi dilbilgisinin matematiğine duyulan bir şefkat sadece.

Bana kısaca Türkçe’yi doğru kullanmaya çalışan bir “okuma - yazma meraklısı” denebilir.
Pek tabii okumaya yazmaya meraklı bir insan olarak hazır elimin altında bu blog da varken, okuduklarım hakkında çokça yazıyorum. Ancak kitap kulübünde paylaşımlar yapmaya başlayınca fark ettim ki, ben kitap okumayı bilmiyorum. Daha doğrusu kitaplara bana hissettirdikleri, sorgulattırdıkları açısından bakıyorum. Yazma tekniklerini irdelemek, ne bileyim yorumlamak gibi yetilerim yok. Böyle bir eğitim almadım ki…

Nitekim bana kulüpte “başla bakalım” dediklerinde anlattıklarım gevezelikten öteye geçmedi.

Sonra bir kitap okudum. Hayır, hayatım değişmedi: )

Sadece ruh ikizimi buldum: Murat Gülsoy.

(heyecan yok, muhterem kocam İlker de Murat Gülsoy ile aramızdaki ruh ikizliğinden haberdar, zira bu katiyen bir gönül ilişkisi değil. Murat Gülsoy’un haberi yok ama bizimkisi okurluktan yana tek yumurta ikizliği. Belli mi olur belki ben de çok büyüdüğümde bir gün Murat Gülsoy gibi yazabilirim, şimdilik sadece onun yolun başındaki halini andırıyor olmak bile heyecanlandırıyor beni.)

Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık, Kurmacanın bilinen sırları ve ihlal edilebilir kuralları

Murat Gülsoy’u edebiyat meraklıları tanır, benim ilgimi çeken ilk özelliği öncelikle benim gibi mühendislik eğitimi almış olmasıydı. Tabii ki bu kadar değil.

İnceleme türündeki bir kitabı bu kadar heyecanla okuyacağımı söyleseler, “hadi len” derdim. Allah seni inandırsın, kitabı elimden bırakamadım. Belki garip olacak ama bütün yazdıklarına ziyadesiyle katıldım, “evet ya aynen!” şeklinde tepkiler verdim. Ve hatta hiç ilgilenmese de, İlker’le paylaştım.

Paylaşırım ben, hiç öyle İlker edebiyattan anlamaz demem, ben çok mu anlıyorum sanki :P Gerçi belirtmeden geçemeyeceğim… Tepkilerime gülümserken, beni delilerin heyecanına gösterilen o anlayışa hakim bakışlarla süzen muhterem kocam… Ben de Galatasaray’ın şampiyonluk sevincini aynı anlayışla karşılıyorum.

Murat Gülsoy, yaratıcı yazarlık atölyelerinde derslere bu kitaptaki bölümlerden bir sunuşla başlıyormuş. Dolayısıyla yazarlığa ilgi duyanlar için eşi bulunmaz bir kaynak. Benimse – doğuştan bir yazar :P olduğumdan puhahah – okuyuculuğuma çok farklı bir bakış açısı kattı. Artık kitap okurken, okuyup geçmiyorum, gerçekten okuyorum, soruyorum, sorguluyorum.

Siz de benim gibi;
Edebiyattan anlamayan bir edebiyat meraklısıysanız,
Kendisi için “yazarım” diyemeyen bir yazma tutkunuysanız ve
“okulu vardı da biz mi okumadık” diyen eğitime aç cahillerdenseniz,
Adamı hasta etmeyin len, okuyun!

6 yorum:

lale dedi ki...

Yeliz,senin hasta olmana dayanamam okurum tabikitleri de:)) Ayrıca ben de kendisini pek beğenirim.

http://muratgulsoy.wordpress.com/


http://www.muratgulsoy.com/

Deli Anne dedi ki...

eşimin hocasıydı heo o şekilde hatırlıyorum bu ismi:)

gonca keskin dedi ki...

Murat Gülsoy ,geç buldum çok beğendim :) dediğim yazarlardan ;)
çay nefiss göründü bu arada :)

yeliz dedi ki...

Ay biliyorum lale ablacım hatta twitterdan takip ediyorum:)

yeliz dedi ki...

Deli annem senin gibi yazmaya gönül vermiş birinin çok seveceğini düşünüyorum bu kitabı

yeliz dedi ki...

Aynen:) söylemesi ayıp güzel çay demlerim:) çaya beklerim beraber içelim