1 Nisan 2013 Pazartesi

Perişanlar "the movie"

Yoğun istek üzerine filmi çekilen Perişanlar'ın özeti şöyle:

Okula gitmemek için kırk takla attığı düşünülen Arca'da yine ufaktan ateş görülmeye başlamıştır. Yüreğini çürütmemeye çalışan anası olayı bir süre görmezden gelmiş lakin sabaha karşı karın ağrısı ile tuvalete zor yetişen bebesinin feryatlarına daha fazla kayıtsız kalamamıştır.

Birkaç gün ishal ve ateş ile geçince bir mokluk olduğu ayyuka çıkmıştır. Bu çocuk işinde ignore etmenin sağlık sorunlarını çözmediği son derece açık ve nettir de Perişanlar perişanlıktan ne edeceklerini şaşırmış durumdadır.

Ateşin otuz dokuza geldiği gecenin sabahı karar verilmiştir. Kaka numunesi laboratuara yetiştirilecektir! Ve yine yeni yeniden perişan bebe tıbbın güvenli tavsiyelerine teslim edilecektir. Sabah kahvaltısını müteakip heyecanlı takip başlar. Perişan ana, bebesine kakası geldiğinde lazımlığa katiyen işememesini tembihler. Söz konusu hastalık olunca bebenin on dört yaşında bir delikanlının metanetinde olması seyircinin gözlerini yaşartacak, mendilleriniz hazır olsun. Evet işemez. Numune alınır. Şimdi görev yarım saat içinde kakayı laboratuara yetiştirmektir.

Normalde yarım saatte evden çıkmayı bile başaramayan Arca ve Yeliz, bir de on dakikayı İlker'in telefonunu bekleyerek geçirmişken kakayı Alsancak'a yetiştirebilecekler midir?

Taksiyle gidebilseler belki ama Yeliz'in cüzdanında para yoktur. Hasssss.... Yeliz bilindik çok ciddi "görevimiz var Arca sana ihtiyacım var Arca" konuşmasını yapar yapmaz Arca bir emir erine döner. Arabaya binerler.

Talih kahramanlarımızı kırmızı ışıktan yana çok zorlar. Her ışıkta da durulur mu be kardeşim! Konak civarı kader yeşile döner. Ama yetmez. Lakin trafikte mal çoktur. Yeliz de trafikte mallaşangillerden olduğundan heyecan eksik olmaz tempo katiyen düşmez.

Laboratuarı ileride gördüklerinde, yol onları sağdan hastanenin acil kapısına taşır, laboratuar arkalarında kalmıştır, önlerinde ise ne idüğü belirsiz bir duraklama. Yeliz öküzler gibi korna çalar. Önündeki kalabalığın ne olduğunu bilmeden! Ve dua eder biri çıkıp gelsin de "tabakhaneye bok mu yetiştiriyorsun?" Diye sorsun, sorsun ki o da o birinin burnuna boku dayayıp "evet ama laboratuara!" Diyebilsin.

Kimse sormaz.

Cebinde beş kuruşu olmayan Yeliz arabayı değnekçiye teslim eder, bir elinde Arca bir elinde numune laboratuara girer. Kırk dakikada! Neyse ki olsun derler, iş görür. Bok yetişmiştir!

Cepte para yok, park yerinin parasını silkinsen bile çıkmaz. Sonuçlar çıkasıya bankamatik ararlar. Sonra park parasını verip anahtarı alırlar. Bu arada sonuçlar çıkmış doktora gönderilmiştir. Amipli dizanteri. Yok artık! Abicim bu çocuk evden çıkmadı ne alaka?

Gel gör ki inkar sonucu değiştirmez. "Ceketimi atsam hamile kalıyor" geyiği yapılan doğurgan kadınlar misali, Arca paraziti bir yerlerden kapmıştır.

Perişanlar the movie, Oscar alır mı bilinmez ama bu potansiyelle daha çok serisi çekileceği garanti:)




8 yorum:

Handan dedi ki...

Hay Allah,çok geçmiş olsun.

Tekir dedi ki...

Geçmiş olsun yeliz. Arkadaşımın oğlu da olmuştu, uzun sürünce ve tekrarlayınca familya olarak yetiştirmişlerdi laba...
Sudan geçiyor diye biliyorum.
Arcamı çok öperim

Unknown dedi ki...

Çok geçmiş olsun Yeliz. Ege de geçen yaz oldu 4 gece hastahanede geçirdik.İnşallah Arca daha çabuk iyileşir.
Ben de yok artık 3.dünya ülkesi mi kardeşim burası , çocuk evin arkasındaki su birikintisinde mi oynuyoki kapmış bunu demiştim.
İyileştikten sonra baktım Ege apartman ışık anahtarlarını falan yalayabiliyor !!!
Nerden kaptı sorusunu geri aldım o zaman.
Yeşil elma, çubuk kraker ve muz diyorum, öpüyorum arcayı.

kuzunun annesi dedi ki...

Off baya maceralı olmuş Yelizcim :(( Bitsin artık su hastalıklar

Adsız dedi ki...

çok geçmiş olsun.. harbi çocuk nereden kapıyor bunu. mercan..

laleninbahcesi dedi ki...

Çok geçmiş olsun Yelizim yaa...Ama anaokullarının baş hastalığıdır bu meret, hatta örtmenlerine bile geçirmiştir bu veletler...Hiç merak etmeyin Aslanım Arca bu amipide mum eder gerisin geriye postalar...

Hepinizi öptüm

Pratik Anne dedi ki...

Anam cok gecmis olsun ya. Hakikaten perisanlar olmus. Acil sifalar.

cenebaz dedi ki...

hay bin kunduz, blog aleminin en yakışıklısına geçmiş olsun.