23 Mart 2012 Cuma

“Babam eve gelecek mi?”

İlker’in bir süredir yazlıkla uğraştığından evle ilişiğinin kesildiğine dair şikayetlerde bulunmuştum. Olay benim açımdan pek tabii ki, ayak işlerinin hep bana kalmasından duyduğum rahatsızlıktı. Yoksa geç de olsa geliyor adam yav! Daha doğrusu geliyordu.
Geçen gün iş uzadı, yemeği ve Arca’nın uyku saatini kaçıracağını bildirdi. Tamam sorun yok. Arca ile muhteşem bir akşam geçirdik. Uyku saati yaklaştıkça “akşam olsun, babam gelsin” demeye başladı. Durumu izah ettim ama bu defa feci arızaya bağladı, nasıl içli içli ağlıyor. Telefonda konuştular, ikna olmadı. En son İlker kısa bir çözüm buldu, Bornova’ya geçmeden önce Arca’nın uyku saatinde gelecek, sonra işlerini halledip dönecek. Zira ertesi sabah da çok erken çıkacağından görüşemeyecekler, özleşecekler iyice. Bunu da anlattım, yok yine ikna olmadı.

Derken İlker geldi, hasret giderildi. Biz uykuya İlker işe yollandı.

Sabah oldu…

İşe gitmeden önce Arca ile öpüşüyoruz, soruyor: “Annem babam bu akşam eve gelecek mi?”

“Gelecek tabii annecim, dün de geldi ya…”

“Ama bu gece kalsın bizim evimizde tamam mı?”

Öyle bir soruşu var ki, Nadire abla durumu bilmese İlker ile Yeliz evleri ayırıyor sanır.

Neyse…

Akşam İlker yine gecikecekti, Arca’yı okuldan benim almam icap etti. Kapıda giyinirken öğretmeni ile sohbet ediyoruz, soruyor: “Annem, babam bu akşam eve gelecek mi?”

“Gelecek tabii annecim, dün de geldi ya…”

“Ama bu gece kalsın bizim evimizde tamam mı?”

Haydaaaa… Öğretmen hem soran gözlerle hem de ufaktan bir anlayış ifadesiyle yüzüme baktı. Ben tabii başladım açıklamaya, yok işte yazlıktı, yok işler uzadıydı, yok dün akşam böyle bir şey yaşandı…

Benzer bir diyalog eve girmeden önce uğradığımız İlknur’larda ve hemen öncesinde markette de yaşandı.

Üzerinde durmayayım diyorum, cüce yakamı bırakmıyor. Markette yumurtladı, “babam gece bizim evde kalsın ama lütfen anneee” Kasada duran adamın parçalanmış aileye yüreği el vermedi, Arca’ya Cars çıkartması verdi, teselli babında.

Bense eve dönünceye kadar, tanıdık tanımadık herkese mutlu bir evliliğim olduğunu, kocamı pek göremesem de çok sevdiğimi, ayrılığın mevzu bahis olmadığını ve dün gece yeminlen evde uyuduğunu anlatır buldum kendimi.

Acilen İlker’i koluma takıp mahallede iki tur atmam lazım, hakkımızda çıkan yalan haberleri yalanlamalıyım.
"İlker muhterem kocam sana bir defa daha sesleniyorum, hakkımızda asılsız iddialar var, evine dön, evimin direği!!"

Not: İşin şakası bir yana, herkesin başına gelebilir, aileler ayrılabilir. Çocuklarla bu dönemde baş etmek ne kadar zor olurmuş, tek günlük tecrübe bile yetti.

6 yorum:

Fikriye Filtresiz dedi ki...

İşte sırf bu soru yüzünden şu adamı kapıya koyamıyorum ya, canına yandığımın anneliği!!!

Evren dedi ki...

:) Çok tatlısınız ama siz :) Kıyamam Arca'ya, nasıl tedirgin olmuş.

alev ertürk dedi ki...

yelizcim hakikaten zor bir duruma sokmuş bu sefer arca seni :))),senin o telaşlı anlatım hallerin geldi gözümün önüne kusura bakma ama ben çok güldüm :)) seni herkese açıklamaya çalışırken durumu hayal ettim de :))))
Allahım hiç kimsenin yuvasına huzursuzluk vermesin ve hiç bir anne babayı böyle zor durumlara düşürmesin,düşünsene biz babalarını az görmeleri sebebiyle bile başademiyoruz veletlerle,bir de babalarına diye tabutlarına koşan şehitlerimin yavrucukları neylesin :((( neyse az daha konuşursam ağlayacam gene,bu ara pek fenayım bu konular yüzünden...

Nil dedi ki...

Allah analı babalı büyütsün demeleri bundan ötürüymüş :)

ayak izleri-sevgi dedi ki...

:)) yazık sana ya.. onca koşturmanın içinde bide millete laf anlatmak zorunda bırakıyor seni.. ah arca ah..

kuzunun annesi dedi ki...

:)) Klasik rutini bozulan çocuk sendromu .