22 Aralık 2011 Perşembe

“Bebekten sonra hayatınızda ne değişti?”


Hani klasik anket soruları vardır, “bebekten sonra hayatınızda ne değişti?”

Ulan hayatım değişti dalga mı geçiyorsun!

Dün şu ZAZ ileilgili yazıyı okuyan Emre, kahkahalarla beni aradı. Evet “okuyucularımdan beğeni telefonları alıyorum” alt metnini işte tam bu noktada yazıya enjekte ediyorum! Çiçek göndermek isteyen olursa adresimi verebilirim:P

Emre kim diye merak edenler yazının sonundaki dip notu okusunlar. Burada bana uzun uzun şahıs tasviri yaptırmasınlar.

Neyse biz telefon sohbetine dönelim.


2010 yılında ZAZ diye yıkılmış dünya… Dünyadan haberimiz mi var? Artık ZAZ ve o linkini verdiğim şarkısı “Aboneyim abone” şarkısı kadar böh getirmişmiş müzikseverlere, eskimişmiş. Hatta geçen sene İzmir’e bile gelmişmiş. “İstersen araya tanıdıkları koyalım, bizim eve bile çağırabiliriz, konser verir” dedi, puhahahh … 

Haklı vallaha. Ben ne bileyim, bana taze haber ZAZ, ben pijama donundan fark ettim ablayı…

Haliyle cüceye yorduk, dünyadan bihaber halimizi…(ve pek tabii benim müzikal anlamdaki kültürsüzlüğüme :P) 

Demem o ki evet hayatımızı değiştirdi, hayattan bihaber etti bu çocuk olayı bizi. Yeni yeni kendimize geliyoruz, gündemi yaklaşık iki yıl geriden takip ediyoruz, olsun, yakalarız elbet.

Üç yaşa doğru bir silkinme, bir kendine dönme halleri başlıyor. Çocuğun senden bağımsızlaşması ile doğru orantılı her şey. Çocuk odaklı hayatımızdan sapmalar oluyor. Doğal süreç de bu olmalı zaten. Çocuğuna endeksli ne kadar daha götürebilirsin hayatını?

Temel ihtiyaçlar pek tabii cücenin yaşam koşullarında olacak. Sabahları yedide ayağa dikilen velede ben ona kadar uyuyacağım demeyeceksin. Ya da buzdolabındaki gıdaya dikkat edeceksin. Düzenli yemeklere, uyku saatine göre organizasyonlara adapte edeceksin yaşamını, ona karşı sorumluluğun bitmiş değil.

Lakin kopmalar başlayacak. Önce ilgi alanları. Anne baba eğitim kitapları ara sıra bakmak için kenarda duracak, kendi sevdiklerini okumaya başlayacaksın. Deli gibi araştırmaların “çocuk” anahtar kelimesinden sapacak. Boş vakitlerini bile çocuğunla ilgili bir şeyler yaparak değerlendirmekten vazgeçeceksin.

Her şey bir gün “of anne benim de hayatım var, bir rahat bırak beni” noktasına geleceğin güne – ki eminim daha uzun yıllar var- hazırlık aşaması…

Bitirirken anket sorusunu yanıtlıyorum.

Bebekten sonra hayatımdaki en büyük ve kalıcı değişiklik kol saatim…
Yok kol saatim on iki senedir aynı, değişmedi, lakin Arca’dan önce eve girdiğim an ilk yaptığım şey kol saati, yüzük, küpe ne varsa çıkarmaktı. Arca’dan sonra emme düzenini oturtmaktı, yok ara öğünleri atlamayalımdı, yok gündüz uyku saatiydi derken evde de kolumun başköşesinden ayrılmadı.  Artık katiyen çıkarmıyorum saatimi. Hayatımdaki her değişiklik bir gün belki eskiye dönecek, ama kanımca kol saatim bir daha kolumdan katiyen çıkmayacak, fena alıştım!

"Emre kimdir?" sorusuna cevaben dip not: 
Emre, İlknur’un kocası Deniz bebek’in babasıdır. Kendisi profesyonel olarak uzun yıllar müzisyenlik yapmıştır. Müzik çevresi, bilgisi geniştir. Lakin müzik ile ilgili bir malumat kendisine danışılabilir. Kendisi aynı zamanda, önümüzdeki birkaç yıl, müzik deyince aklına ninniden gayri bir şey gelmeyecek, dünyanın kaç bucak olduğunu anlayacak taze bir babadır.

2 yorum:

alev ertürk dedi ki...

hahahahaaaaaaaaaa :)))))))) vallahi aynen böle kocaaaa bir kahkaha patlattım yazıyı okuyunca ,,,yiğit uyanmasa iyidir....
yeliz keşke sesli yorum bırakabilseydik sana yavvv valla bu kahkaha kaçmazdı :))
seviyorum seni okumayı,biliyorum eğlendireceksin gene ,,kısa bir süre de olsa unutturacaksın dertleri,,
ya kızııım vallahi harcanıyosun,ne düşündüm biliyo musun sen böyle stendap falan yapsan böyle en doğal halinle ama ,hatta arcadan sohbetler etsen,anne kmliğinle yani anladın di mi :)) süper olurdu süpeeeeeeeeeeeeeeer....

nil dedi ki...

Şşş çorbacı, Emre kim biliyoruz herhalde, seni takip ediyoz herhalde her yerde, ayrıca sana çiçek yollamak isteyene ben de verebilirim adresini:)) Haaa ben mi yollayayım, napçan be çiçeği :)