31 Ekim 2011 Pazartesi

Hafta sonunun okuyanı

Arca'nın odası böyleyken...
... ve mutfak şöyleyken ...

... ve pek tabii Arca uyurken...

Ben bunu okudum hafta sonu ... soluksuz...


Okurken aklıma geldi.

Ablamın kızı Duru, 4. Sınıfa gidiyor. Geçenlerde ablam telefonda bu yıl derslerin çok ağırlaştığından bahsetti. Acayip zor ödevler veriyorlarmış. Özellikle “soy ağacı” ile ilgili ödevde ablam feci tıkandıklarını anlattı.

Ben de hafızamı zorladım, bir düşündük, cidden öyle.

Annem tarafından gitsek gitsek annemin dedesine kadar gidebiliyoruz, Sarı dede. Tanımadan seviyoruz sarı dedeyi, öyle güzel anlatır ki annem. Ondan öncesini biliyorlar mı ya da biz hiç merak ettik mi? Aslında annemler Akhisar’ın yerlilerinden olduğuna göre belki deşsek epey gerilere uzanırız.

Asıl şenlik babam tarafı. Muhacir onlar. Ne anılar ne hikayeler var sülalede. Mübadelede gelmişler, sanırım Cumhuriyet’teki mübadelede. Babaannem Sofya, dedem tarafı Yunanistan Drama. Teneke teneke altınlarla geldiklerine dair efsaneler var, sonra iyi niyetli dedemin bütün parasını kardeşine (ya da abisine) kaptırdığı ile ilgili anılar ve sonrasında yoksullukla geçen bir ömür. Babamın dedelerini bilmiyoruz mesela.

“Serenad” kitabında anlatılanları düşünürken bunlar geldi aklıma… Sahi Türk milleti olarak bırak yakın tarihimizi, kendi ailelerimizin geçmişine bile hakim değiliz. Eminim köklü ailelerin köklerinden haberleri vardır ama bizimkiler gibi araya mübadele girdi mi, acılar da beraberinde geldi mi, geçmişine uzanmak kolay değil.

Zülfü Livaneli’nin daha önce “Mutluluk” kitabını okumuştum, hala sahneler gelir aklıma, sanırım sonra filmi de çekildi. Ne güzel yazmış. Yüz binlerce satmasına hiç şaşırmadım, bana çok güzel bir hafta sonu yaşattı.

Geçen ay aldığım dört kitabın sonuncusuydu bu. Romanlara dalıyorum bu aralar. Çok da iyi ediyorum. Roman deyip geçme. Bu son dört kitap öyle güzel dokundu ki hayatıma, her biri ayrı ayrı ama hep tek çıkışa yönlendirdiler beni. Evren bana sinyaller gönderiyor şerefsizim.

Kargocu yenilerini getirdi bugün.
"Acı Çikolata" var ... "Sen Dünyaya Gelmeden" var ... İndirimdeydi, Ayşe Kulin var ... "Hayat"... önceden okuduğum "Veda" ve "Umut"un ardından iyi gelir diyorlar. Arca'ya iki kitap var, sus payı!

Bir de çok acayip bir şey var, ben de bilmiyorum nasıl bir şey... Evrenin sinyallerinden biri.  Diyorum evren ışıl ışıl janjanlı sinyallerini gözüme sokuyor ve uzun zamandır ilk defa heyecan katsayım artıyor.

5 yorum:

nil dedi ki...

Nasıl yani???? Anne sülalem Akhisarlı benim??? Nasıl yani?

Bu arada odayı ve mutfağı bizim sandım:)

Fatma dedi ki...

Fotoğraflar bana çok tanıdık geldi, sonra topluyor mu bari, bizimki ı-ıh diyor böyle iyiymiş. İyi okumalar.

Leylak Dalı dedi ki...

İş dediğin bitmez, ev dediğin toplanmaz, çocuk dediğin uyumaz ama ömür dediğin geçer gider, o yüzden bırak dağınık kalsın, sen okumaya devam et:)
Acı Çikolata muhteşemdir, filmini de tavsiye ederim...

Evren dedi ki...

Manzaralar super, Arca'nin uyuma sekli cok seker :) Mutlulugun filmini izlemistim ben gecen yil burada Turk filmleri festivalinde. Sevmistim filmi. Fakat nedir bu sinyaller falan? Catladik :P

yeliz dedi ki...

Nil hemşo:P

Fadişçim ne gezer? bizimkilerin beyin çiplerine ev toplama programı takmamışlar:(

Sevgili Leylak dalı ilk önce Acı Çikolataya başladım, gözlerim ışıldadı daha ilk sayfadan.

Evrencim gönderdiğin sinyalleri bilmiyor musun puhahha:) canımsın, biraz netleşsin anlatacağım, hiç sevmem böyle "dırınım dırınım" halleri ama insan heyecan yapınca çenesini tutamıyormuş:)