13 Haziran 2011 Pazartesi

Domestik bir hafta sonu

Misafirler geldi, biz misafirliğe gittik, evcilik oyunları.

Arca inat konusunda master programına dahil oldu yakında doktorasını verecek. Ailecek kendisini kariyerindeki bu atılımlar için destekliyoruz.

Öğle uykusu öncesi babayla yüksek dozda tepişme, ve dolayısı ile yorulma, sinir krizleri, duş ister duşu açarsın suyun sıcaklığını beğenmez ağlar, gel kitap okuyalım okumaz, sonunda ağlamaktan helak olup kucakta sırt kaşıma ile sonuçlanan bir uyku öncesi yaşattı bize eksik olmasın.

Öyle bir ruh haline soktu ki beni, salonda kucağımda kaşınırken açık televizyonda bir düğün sahnesi görüp "aa gelin" dedikten sonra "gelin olmuş gidiyorsun" dizeleriyle şarkı söylediğimi, İlker'in korku dolu gözlerle bana bakıp acıdığını hatırlıyorum.

Bu arada bizim oğlanın bütün dişleri çıkmış, 20 tane olması gerekiyor değil mi? Arka azılar ne ara çıktı? Hastane dönüşü birkaç defa "dişim acıyo" demişti ama başka sorunlardan fark etmemişiz. Dişlerindeki lekelere kafayı taktım, o ara ağzını açınca saydım. Lekeler fena ve nasıl kurtulacağımızı bilmiyorum. Yatmadan önce sütü kaldırdım, yemeklerden sonra diş fırçalanıyor zaten, şekerli yediği tek şey puding, kek. Neyse sağlığı yerinde olsun, bık bıklamayacağım.

Çoğunluk evde olmamıza rağmen keyifli bir hafta sonuydu. Arca'nın uzun öğlen uykularında püfür püfür esen pencere kenarında keyif yapmak iyi geldi. Bir de hayatımda ilk defa baştan sona Muhteşem yüzyılı izledim. Hep bölük pörçük bakıyordum. Diziye uzun süre maruz bırakılan bünye bir süre sonra kocaya hünkarım, velede şehzadem demeye başlıyor.

Pazar akşamı Nazlılara yemeğe gittik. Maksat Cansu ile Arca tepişirken biz de seçim sonuçlarını değerlendirelim.

Kendimiz gibi insanlarla yaşadığımız bir kabuğumuz var. Aslında ne kadar azınlıkta kaldığımızı bir defa daha görmüş olduk. Daha da bu ülkenin insanlarından "açız, işsiziz, çocuklarımızın sınavlarda hakkı yeniyor, küfür yiyoruz, aşağılanıyoruz..." gibi şikayetler duymak istemiyorum. Yurdum insanı, güllük gülistanlık bir ülkede yaşadığını cümle aleme ilan etmiştir, daha da konuşacak söz kalmamıştır.

Arca çok ama çok eğlendi ve defalarca ne kadar eğlendiğini anlattı. Cansu ile o kadar kudurdular bir şey olmadı da, tam giderayak araba oynarken kaydı ve çeneyi yere vurdu. Yarıldı, çokça kanadı. Kan tutuyor beni (bir de sırf doktor olabilmek için fen lisesine girmiştim iyi ki son sene mühendisliğe çark etmişim) üstüm başım kan olunca midem bulandı, tansiyonum düştü, neyse ki Arca'yı biraz sakinleştirebildik. Yakındaki tıp merkezine gittik dikişe gerek yok dediler, biraz façası bozuldu. Bant takıyoruz, "çok yakıştı" diyor düdük:)

3 yorum:

Seyhan dedi ki...

çok geçmiş olsun.

ruhdagı dedi ki...

Arca ve seni okurken hep ilerletilmiş halimizi görüyor gibi oluyorum. Ayrıca Ege Arca'nın yarısı kadar olsa öpüp başıma koyarım valla.

Öptüm ikinizide ve hatta bu psikoljiyle İlker'i de öper, hepinize sıkıca sarılırım :P

İmza: Sinir krizi geçirmenin eşiğindeki kadın.

yeliz dedi ki...

teşekkürler seyhancım

ruhdağım iyi olacak, bakma benim şikayet ettiğime bazen lokum oluyor eşşek herif