5 Nisan 2011 Salı

pisi pisikopatım

Bizim oğlan antibiyotik bağımlısı olmuş. Bir hafta antibiyotik alımı durunca hemen hasta oldu. Sümük, öksürük. Sümüklerini büyük keyifle ağzıma yüzüme sürdüğü için ben de nasibimi aldım.

Normal şartlar altında ateş de olmadığından ıhlamur ile geçiştireceğimiz bu hastalık hali, akciğerdeki kistin enfekte olma ihitmali söz konusu olunca, iki tıksırmadan sonra doktorun kapısını çaldırdı bize.

"Enfeks.."

cümlesini tamamlamadan , aman antibiyotik yaz doktor gözünü seveyim dedik. Yazmadı. Viralmiş, soğuk algınlığıymış, semptomatik tedavi ile atlatılacakmış, mış mış mış.

Biz de antibiyotik bağımlısı olmuşuz.

İlaçlar bir güzel uyku yaptı Arca'ya, tabii bana da. Hafta sonunun büyük kısmını uyuklayarak geçirdik.

Bugün yine doktora gideceğiz, biz psikopatız, doktoru da kendimize benzettik. Korkarım bizi artık hastası olarak kabul etmeyecek. Yok canım Hipokrata yemin ettiler bunlar hasta ayıramazlar bakacaklar bebeme.

Vakit bol olunca kitaba yumuldum. Sevgili Lale önermişti, önce "Sahilde Kafka" demişti. Hastanede epey sürünmüştü elimde, Arca'nın emri kesindi : "kitap okuma!" Hatta gecenin bir vakti ilaca gelen hemşire kitabı görmüş "Çok severim Kafka'yı, çok iyi yazardır" demiş. İlknur açıklamaya kasmamış, o Kafka bu Kafka, ammaaan boşver salla.

İşte o Kafka ... Sahilde Kafka. Bildiğimiz Kafka değil, Murakami'nin kitabı.

Olur mu herkeste öyle? Bende çok olur. İlk görüşte aşk değil. Önden bir sardırma turları atarım kitapla, flört dönemi. Hemen sarmazsa endişelenmem, hafiften zorlarım sınırları, çözülüverir hemen, kucağıma düşer, sonra bir beden oluveririz. İşte herşey böyle başlar... Sonra yemek yerken yaparken, tuvalette, seyahatte, iki arada bir derede, illa ki uyumadan önce ve hatta Arca limon sıkmazsa o oynarken yamacında... elimden düşmez.

Bitmeye yakın üzülürüm, tam o dönemde heyecanımı paylaşsın diye İlker'e de anlatırım, özet geçerim. Hiç kitap okumayan İlker'in kitaplar hakkında geniş bir bilgi yelpazesi vardır. Çok da şaşırmıyorum aslında, bir anlatan var niye okusun?

Bitirmeyi hep özel bir zamana ertelerim. Ortam hazırlamaya pek kasmasam da hangi kitabı bitirirken nasıl bir hal içerisinde olduğumu, kitabı bitirdikten çok zaman sonra hatırlarım.

Kitap demişken Nehir Ada'ya neden kitap aldığını çok güzel anlatmış ve "elim sende" demiş. Onun yazdıklarının üzerine ne yazılır bilemedim.

Sadece aklıma geldi.

Biraz manyak olduğumu itiraf ediyorum;

Alışverişe deyip üç tur atıp kitapla eve dönerim
Biri bana kitap armağan edince deliye dönerim
Giyimden arttırım kitap bütçesi yaratırım
Kamuya açık yerlerde kitap okuyan birini gördüm mü mutlaka ne okuduğuna bakarım,
Duyargalarımı her daim "Kitap" anahtar kelimesine açık tutarım
Kitap kokusuyla yaşayabilirim
Bir eve gidince kitaplığı varsa uzun süre orada vakit geçirebilirim
Eğer okuyacak kitabım kalmamışsa –ki bu çok nadir olur - kendimi çok ama çok kötü hissedebilirim

Belki de kendim gibi bir manyak olmasını istediğim için Arca'ya kitap alıyorum.

Belki;
Yorgun bir günün ardından koşup oynamaktan bıkmışken biraz dinlenmek, saçlarının kokusunu çeke çeke uyutmak için alıyorumdur.
Belki,
Hayal dünyasının sınırlarını zorlamasına yol göstermek için alıyorumdur.
Belki;
Her yeni kitapta gözlerinin ışıltısını gördüğüm için, belki ne hediye istersin diye sorduğumuzda “kitap!” cevabı aldığımız için, belki hemen hiçbir kitabı sevmezlik yapmadığı için, belki o uzun uzun kitaplara bakarken biz İlkerle iki çift laf edebildiğimiz için …

Bilmiyorum…
Belki?

Belki de sevdiğim bir şeyi onun da sevmesinden duyduğum samimi duygularla kitap alıyorum Arca’ya. Bir ortak paydaya sahip olduğumuz için mutlu oluyorumdur bencilce.

Kim bilir?

6 yorum:

ZEYNEP dedi ki...

ne güzel anlatmışsın kitap aşkı denen şeyi, kitap alışverişini herşeye tercih ederim ama ne yazık ki senin gibi zaman yaratıp okumayı beceremiyorum, hep bir yük içimde okumak isteyip de sırada bekleyenler..

Adsız dedi ki...

amanin... gecmisler olsun :(

Yeliz ayrica lutfen ogren Kafka cok iyi bi yazardir :))

Deli Anne dedi ki...

Önce geçmiş olsun .. size de , bze de.. bizimkiler de böğüm böğüm böğürmekteler..

Ve kafka deyince nasıl da içim kaynadı, o kafka o kafka değilmiş ama:)

yeliz dedi ki...

ben de öyle bir dönem atlattım zeynep, ama biraz yoğunlaşınca yine dalıveriyorsun:)

yeliz dedi ki...

ivit Kirazım, lakin ben kendisini henüz okumuş değilim:))

yeliz dedi ki...

Deli annem mutlak Kafka okumalıyım, ama gerçek KAfka:)