8 Ekim 2010 Cuma

KUABİYE!!

Yüksek müsaadenizle çocukluğuma ineceğim…

Akşamüzeri okuldan dönmüşüm, merdivenleri ikişer ikişer çıkarken burnuma inceden tuzlu kurabiye kokusu geliyor. Kapıyı annem açıyor, palto bi tarafa çanta bi tarafa atılıyor. (Hala da gelir gelmez atarım bunları) Ellerimi yıkadığım sahneyi hatırlamıyorum bile. Bi taraftan yıldız, ay, maça şeklindeki susamlı tuzluların bensiz yapılmasına gıcık oluyorum bi taraftan çaylı keki görünce tüm gıcıklığımı üzerimden atıyorum. Yumuluyorum ikramlara çaya… Komşular bizim eve pastane derdi o vakitler… Çay saati illa ki yenecek bişeyler olurdu. İkramın olmadığı nadir zamanlarda petibör bisküvi eksik olmazdı. Hala demli çay kokusunu duyduğumda petibör bisküvi tadı gelir damağıma.

Çocukluğumun tozlu sayfalarında bu sahne hiç unutulmaz. Yazık ki ben böyle bir anne olamayacağım. Dışarıda çalıştığım için ancak akşam yemeğine yetiştiğime sevineceğim. Yok, sebep o değil… Yemeğin her türlüsünü beceririm de iş kurabiyeye geldi mi ya da keke, çuvallarım. Oysa Arca’ya anne kurabiyesi, keki pişirebilmeyi çok isterdim. En azından ekmek yapabilmeyi… Arca’ya ne “bilmem ne yatağında levrek bilmem ne” yapmışım. Çocuk dediğin anne kurabiyesi sever. Geçende IKEA’ya gittiğimde boy boy kek kurabiye kalıplarını görünce elim gitti yine, sonra dedim ki yapmıyorsun, beceremiyorsun, neyine alacaksın. Gerisin geri bıraktım. Ümit teyzesi alasını yapıyor. Arca iyice dillenince “anne bana ümit teyzemin kurabiyesinden yap” diyecek, ben yine ölçülerine riayet etmeyeceğim, derken “ümit teyzenin kurabiyesi” olacak “at kafana delsin kurabiyesi” : )

Ve bir gün Arca büyüyecek… “Annem çok kafa kadındı, çok eğlenirdik ama bi kurabiye yapmayı beceremezdi” diyecek çocukluğuna indiğinde… Benimki gibi mis kokulu anıları olmayacak. En iyi ihtimalle kahkahalarımızı hatırlayacak, danslarımızı, tepişmelerimizi, belki birlikte yemek yapışımızı, kitaplara dalışımızı, göz göze sohbetlerimizi… Eh hiç yoktan iyidir:)

6 yorum:

laleninbahcesi dedi ki...

Arcanın süper bir annesi var hem kurabiyelerini savunma aracı oalrakda kullanabilir:)) şaka bi yana ... kurabiye kokan evler süperdir, kimin yaptığı önemli değil... sizinkini de Ümit Abla yapsın ne çıkar... ben giidp kurabiye yapayım bu arada... yarın hafta sonu ne de olsa

alev ertürk dedi ki...

Cok güzel bir tebessüm aldı yüzümü yazını okuyunca ne de güzel dökmüşsün icini :))

Adsız dedi ki...

ah ne guzeldir o eve geldiginde cay ve kurabiye-kek in seni karsilamasi...

yelizim ben sana kesin tutan bi kek tarifimi gonderiyim..

Nihan dedi ki...

Lale'ye katılıyorum. Önemli olan evin kurabiye kokması, varsın Ümit Abla yapsın. Arca bence senin yapabildiklerin kadarı ile müthiş bir annenin evladı.

Sadece anne.. dedi ki...

Arkadaşım muhteşem un kurabiyeleri çıktı şimdi, onlardan veririz, kokmuyor ama olsun :)) Ev kurabiye kokmasa da hep sen kokuyor ya olsun :))

larcencielblog dedi ki...

Yeliz,

O bizi kurabiye kokusuyla mest eden eski nesil annelermiş... biz çoğumuz da anneyle birlikte atlayıp zıplamak, coşmak kudurmak ne demek onu bilemezdik.

Düşünürsen, sevgi ve birlikte geçirilen zaman daha lazım çocuğa :)

Yani "kuabiye mi anneyle azma mı?" dersen, sanırım Arca ikincisini seçer :)

NOT: Evet, biz de annemizden sevgi gördük, ama itiraf edelim, çoğumuzun annesinin işi, ev işleri, yapacağı diğer işler hep bizden daha öncelikliydi? Öyle değil mi? Değilse ağlarım :P