10 Kasım 2009 Salı

Atatürk'ün Bursa Nutku - Şubat 1933

Bursa Ulu cami önünde Ezan'ın Türkçe okunmasına başkaldıran 100 kadar gerici tutuklanır. Olayı duyunca, daha birkaç gün önce ayrıldığı Bursa'ya dönen Atatürk'e; "Bursa gençliği olayı bastıracaktı. Polis ve adliyeye olan güven nedeniyle, karışmadı ",denilince Atatürk bu konuşmayı yapar:

"Türk genci, devrimlerin ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunların lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve devrimleri benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu, bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır demeyecektir. Hemen müdahale edecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla, nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır. Polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır. Mahkeme onu mahkum edecektir. Yine düşünecek: "Demek adliyeyi de Islah etmek, rejime göre düzenlemek lazım" Onu hapse atacaklar. kanun yolundan itirazlarını yapmakla beraber; bana, İsmet Paşa'ya, Meclis'e telgraflar yağdırıp haksız ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "Ben inanç ve kanaatimin icabını yaptım. müdahale ve hareketimde haklıyım. Eğer buraya haksız gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir!" İste benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!"

3 yorum:

anneCan dedi ki...

Deniz , Hüseyin ve Ulaş....

cenebaz dedi ki...

Artık gericilere karşı çıkmayı geçtim, Cumhuriyet mitinglerine katılmanın, Anıtkabir'i ziyaretin suç olduğu bir ülkede yaşıyoruz.

ÇOBAN YILDIZI dedi ki...

Ahh Paşam Ahh.Yıl 2009'un sonu. Klasik müzik konserini sonrasındaki kokteyl yüzünden salonu basan gençler var bu ülkede. Salon girişinde gösteri olsun diye namaz kılanlar müslümanlığa yaptıkları hakaret ve zulüm içn bir gün hesap verecekler.Gençlerin bir kısmı maddiyat uğruna bir kısmı da maneviyatını maddiyata dönüştürme çabası içerisinde tüm benliklerini yitirmekteler.Bir kısmı ise vatan,millet dedikleri için haklarında açılan davalarla boğuşmak zorunda bırakıldılar.Gel gör ki 86 yıl öncekinden daha perişan,daha umutsuz ve inançsızız.